30 Temmuz 2014 Çarşamba

Kopyalanan yazılarım ve sizlerden gelen yorumlar

İyi bir blog yazarı ve birkaç okurum sayesinde yazılarımın başka bir blog tarafından kendisi yazılmış gibi kopyalandığı haberini üzülerek almış bulunuyorum.

Yazıları kaynak göstererek yayınlamak varken  emek hırsızlığı olarak tabir ettiğim eylemi yapan bu kişiyi sizlerin vicdanına bırakıyorum.

Sizler sayesinde bahsedilen şahısın blog adresi kapatılıyor ve kimlik tespiti IP adresi üzerinden yapılıyor. Eylemlerine devam ederse de kendisi hakkında savcılığa başvuruda bulunacağımı buradan bildiriyorum.

İnsanlar emek vermedikleri sürece asla başarılı olamazlar.

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Humidor

Humidorları detaylıca anlatmadan önce kendi küçük humidorumun son halini sizlerle paylaşmak istedim.


Keyifle kalın.

16 Haziran 2014 Pazartesi

Puro Tarihi Ve Puro Dünyasına Giriş

Yazımıza başlamadan önce puro konusunda yazılmış tek ve en detaylı Türkçe kaynak olan sayın Vedat Özdanın yazdığı''Puro Hakkında Herşey'' isimli kitabı puroya biraz olsun ilginiz varsa almanızı öneririm.Yazımı yazarken kendisinin kitabından alıntılar yapmayı ihmal etmedim unutmadan ve başımız belaya girmeden söyleyelim.

 Puro insanoğlunun içtiği en eski sarılmış tütün formatlarından birisidir.Kurutulan , fermente edilen ve bekletilen yaprak tütünlerin içlerine herhangi bir katkı maddesi ilave edilmeden birbirlerine sarılarak bir araya getirilmesinden oluşur.Puro diğer tütün ürünlerinin aksine ciğerlere çekilmeden içilir ve kendine has kültürü gereği içerisinde bir çok katı kural barındırır.Puro günümüzde Küba , Dominik Cumhuriyeti , Honduras , ABD ve Nikaragua olmak üzere genel olarak Karayipler bölgesinde üretilmektedir.



Puro bir keyif aracıdır.Puro ne eski Amerikan filmlerinde izlediğimiz mafya karakterlerine özgü nede günümüz elit kesimine ait bir üründür.Söylediğimiz gibi puro sizi adam yapmaz kişiliğiniz bozuksa ve elinizde puro varsa sadece kişiliği bozuk olan ve elinde puro olan birisi olursunuz.


Tütün Amerika kıtası kökenli bir bitkidir.Zeki okurlarımızın anlayacağı üzerine Amerikan yerlileri bu ürünü deli gibi tüketmiş ve ikram etmişlerdir.Yeri gelmiş uzun çubuklardan çekerek manituya ulaşmışlar yeri gelmiş sarararak günümüzde kullanılan haline yakın bir ürün elde etmişlerdir.Colombus ve tayfası Amerika kıtasına ayak bastıklarında ikram edilen ürünlerin içerisinde Cohiba ( Küba yerlilerinin tütüne verdiklerini isim) olsa bile cahil Avrupalılar oldukları için ne olduğunu anlamamışlardır.

1510 Yılında Francisco Harnandez De Teledo tütün tohumunu İspanya'ya götürmüş ve Avrupa'nın tanışmasını sağlamıştır.Yeri gelmişken söylemek gerekir.Tütünün aldığı ilk can Rodrigo De Jerez isimli bir İspanyol ağabeydir.Bu ağabey yeni dünyayı gezdikten sonra ülkesine tütün ile dönmüştür.Aldığı zevk nedeni ile evinde ve arkadaşlarının yanında da içmeye başlamıştır.Daha sonra toplum önünde de içmeye başlayınca ağzından duman çıkıyor deccal geldi diyerek kendisi hapse atılmış ve İspanyol engizisyonu ile tanışmıştır.


Gelelim Puronun neden elit bir keyif aracı olarak algılandığına..
Puro gerek fiyatı , gerek ilgilenme süresi ve gerek adabı gereği insanların korktuğu bir keyif aracı olmuştur.Özellikle ülkemizde gösterilen hollywood yapımı mafya filmleri ve devamında çekilen Türk filmlerinde hep zengin ve güçlü ağabeylerin puro içmeleri puroyu Türk kültüründe elit bir ürün haline getirmiştir.

Dünya çapında puronun elit bir keyif aracı olarak algılanması ise Amerika Birleşik Devletlerinin Küba'ya koyduğu ambargo sonrası  ABD içerisinde yükselen puro fiyatlarıdır.

Peki puro gerçekten pahalı bir keyif aracı mıdır?
Buna nasıl baktığınıza bağlı.Örneğin hiç bir keyif almadan sırf alışkanlık olsun diye sigara içiyorsunuz diyelim ve işin içine biraz matematik katalım.

İçtiğiniz sigara 9 Türk lirası olsun ve haftada 3 paket içiyor olun.

9*3 = 27   ve 27*4 = 108 Türk Lirası içerisinde bir dolu kimyasal olan  ürüne aylık harcadığınız miktar.


Ortalama ve el sarması  bir Küba purosu ise 14 ile 40 Türk lirası arasındadır.
Puro sigara gibi bir ürün olmadığı ve keyif vererek tüketildiği için bir günde üst üste içmeniz pek olası değildir.Olsa olsa  öğle ve akşam vakitlerinde içersiniz ki buda olasılığı zor bir durumdur.

Haftada iki kere ortalama yirmi liralık bir puro içtiğinizi düşünsek ve matematiği için işine dahil etsek ;

20*2 = 40  ve 40*4=160 Türk lirası eder.Arasında o kadar da fark yokmuş değil mi?

Peki puronun maliyetini yükselten değerler nelerdir?

Puro kurumaması için nem ve özel saklama alanı istediğinden , ne kadar karizmatik olursa olsun Clint Eastwood ağabey gibi ağızda koparılarak kesilmeyeceğinden ve benzinli çakmaklarla yakılması durumunda puronun içerisine aromasını bozan gaz buharının karışması sonucu tat değişimi yaşayacağından bir çok aksesuara gerek duyar.İşte bu aksesuarlar ve harcanan zaman puronun maliyetinin halk gözünde yükselmesine neden olur.


Biraz da olsa puro hakkında genel bilgilere ulaştık.Bundan sonraki yazılarımızda Puronun saklanması , Puronun kesilmesi ve Puronun yakılması gibi konulara değinmeye çalışacağım.


O zamana kadar unutmayın ;

'' Eğer yaşamak için çalışıyorsak , neden çalışarak ölüyoruz?''

Keyifle kalın.



15 Haziran 2014 Pazar

Diplomasi Ve Puro Üzerine

Daha önce sadece bira üzerine yazılar yazılan ve öğrencilik zamanında kurduğum blogumu yapılandırmaya sokarak Puro  üzerine yeni bir blog kurmaya karar verdim.

Bu yazıyı okuyorsanız biranın ülkemizde tüketilenler  ürünler gibi gazlı içecek olmadığını , ülkemizde bilinenin aksine köklü bir tarihi olduğunu ve kendisine has bir yapısı olduğunu biliyorsunuz demektir.Giriş cümlesinden sıkılmadan okumaya devam ettiyseniz puronun üst sınıf tüketiciye yönelik bir ürün olmadığını , kişilikleri Tony Montanaya çevirmediğini sadece herkesi kendi kişiliğine kavuşturduğunu ve tıpkı bira gibi kendine has bir yapısı olduğunu da biliyorsunuzdur.

Sizlere benim hayatıma sevgilimden sonra en çok keyif katan değerleri anlatırken zaman zaman güzel bir Partagası enfes bir Türk kahvesi ile değerlendirecek zaman zaman ise güzel bir Guinness ile keyfime keyif katacağım. 

Eski bloga karşı veremediğim ilgiyi umuyorum ki yeni yazılara verebileceğim.Giriş yazımızın sonuna gelirken rahmetli Johnny Carson abimizin sözü ile sizleri baş başa bırakıyorum.

Hayattan keyif almayı bilecek kadar kötü şeyler görmüş sizlerin yüzlerini güldürmek adına..